top of page
  • ONUR AKYIL

Heykel





Tam bir saçmalık. Bu derneğin adını kim koydu acaba? Görmeyen Körler Derneği. İlgi çekmesi için olabilir. Başka bir şey gelmiyor insanın aklına. Daha da beteri nasıl olur da kimse bu ada karşı çıkmaz… Belki çıkılmıştır, birileri itiraz etmiştir. Dalga mı geçiyorsunuz, demiştir. Ama ciddiye alınmamış işte. Belki de yüksek, yoğun tartışmalardan sonra atılmıştır dernekten. Muhtemelen öyle olmuştur. İnsanlar kör de olsalar, acımasız olabilirler; belki de daha acımasızdır körler. Bu onların meselesi gibi duruyor; çünkü kendilerine kör diyenlere bir şey söylemek pek anlamsız.

Bir heykel dikiyorlarmış derneğin açılışını kutlamak, kutsamak ve duyurmak için. Şehrin merkezi yerinde, büyükçe bir heykel. Bir kör heykeli. Büyük, çok ama çok büyük bir heykel. İşte o gün geldi.

Hepsi toplandılar meydanda, dernek başkanı, yönetim kurulu ve üye körler. Heykelin tam önündeler, heykelin üstü onu kaplayacak büyüklükte beyaz bir örtüyle kaplı. Kalabalık çoşkulu. Dernek başkanı saati soruyor yanındaki birine. Kabartmalı saatinden saati söylüyor, kendisine saat sorulan herhangi biri. Dernek başkanı vakit gelmiş diye düşünüyor saati duyunca. Beni kürsüye götürün, diyor. Körlerden başka biri koluna giriyor ve onu kürsüye doğru götürüyor. O nasıl buluyor yolunu, ilginç. Bari açılışta kolaylık olsun diye tek bir gören olsa etrafta ama öyle biri yok, yalnızca körler.

Dernek başkanı kürsüde, ses kontrolü yapıyor. Dernek ve heykel hakkında bir konuşma yapacak. Körlerin bir heykel dikmesi, hem de şehrin merkezi bir yerine, böylesine büyük bir heykel, az şey mi? Değil.

Sevgili körler, sevgili Görmeyen Körler Derneği üyeleri, diye başlıyor söze dernek başkanı. Kör kalabalıktan hiçbir ses yükselmiyor, sensin kör, demiyor kimse. Bu sanırım yalnızca bizce tuhaf. Devam ediyor başkan; bu derneği kurmaya karar verdiğimizde kördük ama yılmayacaktık. Ölüm bizi korkutamazdı. Vatanımızı her şeyden çok seviyorduk ve hala da öyle, vatanımızı çok seviyoruz. Bu gördüğünüz devasa heykel, vatan sevgimizin eseridir. Görkemi, ihtişamı vatan sevgimizi, sizlere olan sevgimizi, körlerimize olan sevgimizi ispatlamaktadır!

Körlerden büyük bir alkış kopuyor… Kuşkusuz vatan sevgilerini yansıtan, onun adeta maddeleşmiş bir hali olan bu devasa heykel okşuyor ruhlarını. Bu derneğe üye oldukları için her biri gurur duyuyor kendiyle. Neredeyse ayakları kesilecek yerden…

Başkan çıkan coşku gürültüsünün kendisine ilettiği mesajı hemen alıyor ve devam ediyor… Sizlerin bu alkışları, ne denli doğru bir iş yaptığımızı söylüyor bizlere. Sorarım size, bizim haklarımızın peşine kim düştü? Söyleyeyim, hiç kimse. Elbette bunu yapabilecek olan yalnızca bizdik ve derneğimizle de en önemli adımı atmış olduk. Emin olun ki bu heykel yapacaklarımızın büyüklüğü yanında minicik kalır. Fakat haklarının peşine düşmüş körler olarak, herkesçe, her yerden görülecek bir başlangıç yapalım istedik. Bu heykel, gördüğünüz bu heykel, emin olun herkesçe de görülecek. Uzaklardan görenler merak edecek göğe yükselmiş bu şey nedir böyle, diye. Buraya gelecek, bu toplandığımız alana, heykeli görmek için. Görünce ne olacak, kavrayacak anlamını. Körler gelecek aklına, hiç düşünmediği körler. Bizi, çektiklerimizi, sorunlarımızın büyüklüğünü anlayacak.

Bir alkış dalgası, bir coşku gürültüsü daha… Bu defa dayanamayıp slogan atanlar bile oluyor. Tanıdık, bilindik bir slogan: Güzel günler göreceğiz!

Dernek başkanı da kaptırıyor kendini coşkuya, evet, diye bağırıyor, güzel günler göreceğiz! Hiç ama hiç merak etmeyin. Bu dernek sayesinde, bizim yönetimimiz sayesinde, her şeyi ama her şeyi ve elbette güzel günleri göreceğiz. Bakınız bu heykeli yaptırmak bizim için hiç de kolay olmadı. Hatta bu konuda karar vermek bile oldukça zordu, zor oldu. Bazı arkadaşlarımız açılış için başka bir şey düşünülmesini bile rica etti. Üyelerimiz bu heykeli nasıl görecek, dedi. Böylesi zayıf bir karşı çıkışı hemen yendik, önemli olan bunu, bu koskocaman heykeli bizim görmemiz değil, gördüğünü sananların görmesi, öyle değil mi? İnanır mısınız, heykel yapılırken gidip gelip yokladım heykeli, nasıl olduğunu, ne kadar büyük olduğunu anlayabilmek için… Sizlere mahcup olmamak, layık olmak için!

Bir ses yükseldi kalabalıktan, ne cefakâr adam, sonra başka bir ses, bizim için büyük bir şans böyle bir başkan! Ve benzer başka şeyler de seçildi coşkusundan kalabalığın. Dernek başkanı elleriyle zor sakinleştirdi kör kalabalığı.

Böyle anlamı ve özel bir günde, sizleri laf kalabalığına boğacak değilim. Körler olarak bilmenizi isterim ki, birlikte göremeyeceğimiz şey yok. Şimdi hep birlikte benzeri olmayan bir ana tanıklık edeceğiz. Neredeyse göğe değen, hatta delip geçen heykelimizi açıyoruz! Başkan daha önceden tasarlanan ve kürsünün dibinde yer alan büyükçe bir düğmeye bastı. Böylelikle büyük örtü kendine yakışır bir ses çıkararak heykelin üzerinden yere düştü. Örtünün yere düşme sesini duyan körler, önceki coşkularını kat be kat arttırdı. Ortalık alkışlar ve çığlıklarla tek kelimeyle inliyordu.

Olağanüstü, muhteşem, gerçekten de benzersiz, göğü deliyor, görmüyoruz ama evet öyle olmalı!

Sesler, sesler, sesler, alkışlar.

Başkan birkaç bir şey daha söyledi. Sonra kör kalabalık dağıldı.

Güzel günler görmeye gitmiş olmalılar.

Heykel şehrin ortasında öylece kaldı.

Heykel mi?

Hangi heykel?


Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page