- ZEYNEP TAHİR
Kent Yaşamının Huzursuzluğuna Dair Bir Hiciv: Doppler

Erlend Loe Norveç’te doğup büyümüş, günümüzde dünya çapında bilinen önemli roman ve senaryo yazarlarındandır. 1998 yılından beri senaryo yazarları için kurulan "Screenwriters Oslo" üyesidir. Edebiyat alanındaki çalışmalarından önce bir psikiyatri kliniğinde çalışmış, sonra bir gazetede muhabirlik yapmış ve bu alanlardaki deneyimlerini yapıtlarına mükemmel şekilde aktarabilmiştir. Loe, eserlerinde ironi, abartı, mizah ögelerini ustalıkla kullanmıştır. Dili, en acı olayları bile mizahi zemine taşıyabildiği için çoğu insana şaşırtıcı gelebilir. Bu farklı üslubuyla yarattığı eserleri farklı ödüllere layık görülmüş ve Türkçeye de Naif. Süper adıyla çevrilen eseri on beş dile çevrilmiştir. Yapı Kredi Yayınları tarafından basılan ve Avrupalı Genç Okurlar ödülü de dahil olmak üzere dört ödüle layık görülen kitabı Doppler ise kent yaşamında insanın yaşadığı huzurluğu merkeze almaktadır.
Altında bisikleti, kafasında şüpheleri, kalbinde çok derinlerde bir yerde babasının ölüm acısı olan roman kahramanı Doppler’in ormanda bisikletinden kötü bir şekilde düşüp bayılmasıyla başlıyor her şey. Uyandığında bir daha hiçbir şey aynı olmuyor. Hayatında devrimsel değişiklikler yapan Doppler, sert ve hızlı kararlar vererek bıktığı bu monoton yaşamdan kurtulmaya çalışıyor. Birkaç gün sonra işini, evini ve ailesini terk ederek ormana yerleşiyor. “Bir daha asla fatura ödemeyeceğim. Takastan, hırsızlıktan ve ormandan geçineceğim. Ben ölünce de orman benden geçinecek. Anlaşma böyle.” diyerek ne düşündüğünü açık bir şekilde belirtiyor. Avlanıyor, ormanda bir çadırda yaşıyor, geyiklerle arkadaşlık kuruyor ve paranın icadıyla rafa kaldırılan takas sistemini o tozlu raflardan hayata taşımaya çalışıyor.
Hikayeyi sürükleyici kılan ve aynı zamanda da insanın yüzünde tebessüm oluşturan alaycı, ironik ve mizahi üslubunu, romanında iliklerimize kadar hissedebiliyoruz. Bununla kalmayıp sarkastik ama gerçekçi ve oldukça tutarlı eleştirilerle insanları düşündürüyor da Loe. Baştan sonu belli olan hayatlardan, mevcut düzenden, insanlardan, insanın duygu ve davranışlardan, para, akıl, başarı gibi fazla anlam yüklenmiş her kelimeden, prestij ve şişirilmiş egolardan olabildiğince uzaklaşmaya çalışan roman kişisi Doppler, adeta medeniyetin kirli parmak izlerini vücudundan silmeye çalışıyor roman boyunca. Doppler aracılığıyla da doğayı ve insanı maddeye hapsetmeye çalışan moderniteye kinini kusuyor Erlend Loe. Okuyucuyu karşısına alıp soruyor: Sence hayat banyo fayanslarının renginden veya küvetin pozisyonundan mı ibaret?
Doppler
Erlend Loe
Çevirmen: Dilek Başak
Roman, 124 s.
YKY, 2016.
