top of page
  • SEMRİN ŞAHİN

Şehir ve Sis


Sis

Şehir dağa sırtını dayamış uçsuz bucaksız maviliğe yüzünü çevirmişti. Sokaklarda, caddelerde, kafelerde insan kalabalığından başka bir şey yok. Kaos şehre yavaş yavaş yayılıyor. İnsan denilen parazit ele geçirmiş yerküreyi. Tüketip kirletmek için kök salmış dünyaya. Latife camın önünden karmaşayı izledi bir süre. Ağır uyku hali vücudunu ele geçirdiğinden bütün canlıların kendi gibi uyuşup hareketsiz kalmasını diledi. Sonra kalkıp giyindi. Gün bitmeden dışarı attı kendini. İnsan seline karıştı hızlıca. İçindeki başkalaşım şehirden başlamalıydı aslında. Yapamadı. Aynılaştı.

Şehir

Derin bir belleğin üzerinde oturuyordu şehir. Capcanlı bir hale çevrelemişti şehrin üstünü. Sis yoğunlaşırken bellek anımsanacağı anı bekledi. Geçmiş zamanlara ait bir uluma sarstı sokakları. Dağınık bir şehir silueti gözlerini bulandırdı Latife’nin. İyileşti sanılan bir yaranın kabuğunu kaldırmaya kararlıydı Latife. Adımları sert ve buyurgandı. Her gün aynı kararlarla çıkardı dışarı. Kararları şehrin belleğine yerleşir ardından karmaşa içerisinde unuturdu onları. Yetmişli yıllarını düşündü şehrin. Açıkhava sinemasında bütün konu komşu çekirdek çitledikleri, kâh ağlayıp kâh güldükleri filmler kuşağına gitti sisler içerisinde. Bu anlar sonsuza kadar sürecek sandığı yaşlardaydı o zamanlar Latife. Adımlarını sıklaştırdı ve köşeyi döndü. İki köpek bir kediyi kovalıyordu ara sokakta. Kedi arabaların üzerine atlayıp duvara sıçradı. Aşağıda kalan köpekler var güçleriyle havlıyordu. Gülümsedi Latife.

Hayatın hep ışıldayacağını sandığı çocukluk günlerini düşündü yeniden. Hayat hep ters yüz etmişti Latife’yi, yeni ayrımına varıyordu. İyice içerledi.

İlkokula giderken küçük bir kedisi vardı. Adı Şeker’di. Babaannesi uzak akrabalarından birinden alıp gelivermişti Latife için. “Sen çok ders çalış diye getirdim,” diye de kulağına fısıldamıştı Latife’nin. Şeker en çok fındık ve yumakla oynamayı seviyordu. Hızlıca oradan oraya koşturuyordu kedi. Latife okuldan çıkar çıkmaz koşarak geliyordu eve. Şeker sedirin minderine oturup camın önünde Latife’yi bekliyor olurdu. Huzursuzlandığında sürekli mırlardı Şeker. Bahçeye çıktıkları çoğu günler kucağına tırmanır, yere adım atmamaya gayret gösterirdi. En büyük korkusu sokaklardı kedinin. Evde mutluydu Şeker. Bir bayram tatilinde kuzenleri geldi köyden Latife’nin. İlk önce kuyruğunu çekiştirdiler Şeker’in sonra gözüne parmaklarını sokmaya çalıştılar. Gözbebeği ıslak mı değil mi diye kontrol ettiklerini söylediler. Latife’nin dayısı çok kızdı onlara. Şeker iyice yabancılaştı insanlara.

Latife Şeker’i her anımsadığında boğazı düğümlenirdi. Babaannesinin cenazesi sırasında kayboldu Şeker. Cenaze sırasında aradı bulamadı onu Latife. İki gün sonra boynuna ip bağlanmış, gözüne şiş saplanmış şekilde ölüsünü buldu Latife. Babaannesinin yadigârıydı bu kedi. Annesi o üzülmesin diye babaannen yanında götürmüştür, dedi. Latife bunu hiç unutmadı. Kuzenleriyle de bir daha konuşmadı. Vicdanı olmayan insanlarla muhatap olmamayı ilke edindi o günden sonra.

Dört beş sokak geçtikten sonra aynı kedi önüne düştü Latife’nin. Tesadüf işte, dedi.

Şehir belleğine yazdı bunu. Tesadüfler güzeldi. Anlamlı kılıyordu hayatı.

Latife kediyi takip etti. Bir evin bodrum katına girdi kedi. Büyük insan gibi etrafını kolaçan ediyordu. İzbe yerde dört yavrusu vardı. Latife hiç görmemiş gibi gerisin geriye çıktı binadan. On adım bile atmamıştı ki geri döndü. İlk bulduğu bakkala girip küçük bir boş kutu aldı. Bodrum katına inip yavaş hareketlerle yavruları kutuya yerleştirdi. Anneleri tırmaladı Latife’yi. Latife gözünün içine baktı anne kedinin. Sakince başını okşadı. Kucağına aldı.

“Bal olsun senin adın,” dedi kedinin kulağına.

Kedi başını koydu omzuna. Latife sokağı hızlıca adımladı.

Tuhaflıklar

Latife evinin önüne geldiğinde şehir dingindi. Korna sesleri yoktu. İnsanlar ortalıktan bir anda kaybolmuşlardı. Latife şaşırdı. Uykusu geldi. Kucağında kedilerle girdi eve. Odalardan çıkan onlarca kedi kapıya yanaştı. Sarımsı beyaz onlarca kedi bacağına sürtündü Latife’nin.

Gülümsedi.

Şehrin belleğinden beş kediyi daha kaçırdığına sevindi.

Sis dağıldı, şehir sessizleşti. Caniler sindi bir süre.

Latife umut diledi. Normal olan buydu.

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page